Bahriyeli Davut Bey
20. yüzyılın başlarında Kadıköy’ün rakı âlemlerine damgasını vuran gönül adamı, cömert meyhaneci. O zamanların Kadıköy’ünde semtin uçarı delikanlıları her yaz, bahardan güz sonuna kadar Papazın Bağı’nı kiralayıp içkili-çalgılı gazino haline getirirlerdi. Bunlardan biri de Bahriyeli Davut Bey’di. Hali vakti yerinde, direk boylu, baca gövdeli bir denizci ve amatör bir futbolcu olan Davut Bey, burasını aslında hiç ihtiyacı yokken, sırf hususi keyfi için kiralardı. Ama müşterisine karşı çok titiz bir işletmeciydi. Sevmediği kimseleri, arıza çıkaracağından şüphelendiklerini bahçeye sokmaz, buranın daima nezih kalmasını sağlardı. Bir gece Bahriyeli Davut Bey, Papazın Bağı’nın gediklilerinden Ahmet Rasim’i ağırlarken yine böyle istenmeyen kişiler gelmişti. Bunları kapıda önlemiş, Bugün anamın ölüm yıldönümü, rakı yok, başka yere gidin diyerek başından savmak istemiş fakat adamlar, İyi ama karşı masadaki beyler pekâlâ içiyorlar deyince, zorda kalan Davut Bey’in imdadına Ahmet Rasim yetişmişti: Biz ailedeniz, yas tutuyoruz… Bahriyeli Davut Bey böyle babasının, amcasının, dayısının matemleriyle kapıyı örttükçe, Ahmet Rasim gülerek Aman ben ölürsem böyle herkesi kovma, rakıyı sebil et demişti. Bu laf üzerine koca gemici hüzünlenerek, Sus demişti, o gün papazın torununa parayı verir, bir kibritle yakarım bu bahçeyi. Ama koca bir serveti makbul ahbaplara veresiye içki ve ikramla yiyip bitiren Bahriyeli Davut Bey, Ahmet Rasim’in her çak! deyişinde çaka çaka üstattan önce öldüğü için ağaçlar kibritten kurtulmuştu.
Rakı Ansiklopedisi‘nden alınmıştır.