Agora Meyhanesi

İstanbul’un en eski semtlerinden Balat’ın tarihi çarşısı Leblebiciler Sokağı’nda yer alan ünlü meyhane. Antik Yunan’da kentle ilgili bütün önemli kararların alındığı, bütün sokakların buraya çıktığı meydana agora denirdi. Haliç’e bakan Agora Meyhanesi de Balat’ın bütün sokaklarının çıktığı yerde, agoranın göbeğindeydi. 1890 yılında Kaptan Asteri tarafından açıldı ardından barbalık oğlu Stelyo’ya geçti. 1950’lerde bu kez Stelyo’nun oğlu Hristo Dulidis, namı diğer Kaptan Hristo bayrağı devraldı ve 1980’lerin sonuna kadar aralıksız sürdürdü. Osmanlı’nın son günleri, Mütareke yılları, cumhuriyetin kuruluşu, 1940’ların karneli yıllarının ardından kentleşme ve hızla gelişen dünyaya tanıklık eden Agora Meyhanesi, sayısız Yeşilçam filmine mekân oldu. Kaptan Hris- to, 1940-50 arasında rakının arap ile at başı gittiğini söyler. İçinde bir duble rakı, balık, arnavut ciğeri, turşu, turp bulunan tekmil ikram, 10 kuruştur. Aynı dönemde bira mezesiyle beraber 16 kuruştan satılır; yani rakıdan pahalıdır. 1940’ların ikinci yarısında meyhanenin müşterileri bobstil adı verilen yeni moda gençlerdir. 1950’lerde Kaptan Hristo tezgâhtan rakıyı kaldırır, sadece şarap vermeye başlar. Bozcaada’dan özel yapılmış şaraplar getirtir. Teknelerle bir tonluk tahta fıçılarda gelen kan şarabının tadı Balat’ı sarar. Ayrıca keman, ut, cümbüş ve klarnetten oluşan saz takımı da her gece çalmaktadır. Çengi kızlar fıçıların üzerine çıkıp oynarlar. Şarkılar ve aşklar, sıcak şarapla balık buğulama harman olur.

Araştırmacı yazar Jak Deleon şöyle anlatır: “Öyle bir yer ki Agora, hem zaman dışı, hem de bütün zamanları içinde barındırıyor. Nar çiçeği renkli fesi nazar boncuklu, ince bıyıkları badem yağlı, enfiye mendili markalı Osmanlı beyzadesiyle bugünün Nike ayakkabılı, Michael Jackson t-shirt’lü, Eau Sauvage after shave’li Yuppie’si karşılıklı kadeh kaldırıyor. Gür bıyıkları iki yandan yanaklarının dışına doğru taşmış, kamerçin kundurasının yumurta ökçesi (tulumbacı usulü) bir güzel cilâlanmış, vişne çürüğü fesi yan yatmış, kamasının sapı kuşağından beş parmak taşmış bir Galata bitirimiyle bir yüzyıl sonrasının serüvenperest külhanbeyi (Afrika’daki birliğinden Catherine Deneuve’e benzeyen bir dilberin gözleri uğruna firar etmiş bir ‘lejyoner’ de olabilir) omuz omuza demleniyor burada.”

Agora Meyhanesi maalesef günümüze kadar yaşayamadı.

Jak Deleon Balat ve Çevresi / Vefa Zat Eski İstanbul Meyhaneleri / Fuat Bozkurt Türk İçki Geleneği

Agora Meyhanesi Bu gece benim gecem adıyla da bilinen popüler Türk sanat müziği şarkısı. Şiir 1959 yılında İzmir’de, tıp öğrencisi Onur Şenli tarafından kaleme alındı, yerel basında yayınlanınca edebiyat matinelerinde belli bir üne kavuştu. Şiirin bir bölümü, şairinden habersiz olarak İsmet Nedim tarafından, muhayyer kürdî makamında bestelenerek1968 yılında Gönül Yazar tarafından plağa okundu. Zeki Müren, Müzeyyen Senar, Behiye Aksoy, Şükran Ay, Mediha Demirkıran ve daha pek çok sanatçı şarkıyı yorumlamak için adeta kuyruğa girdi. Onur Şenli, İstanbul Balat’taki aynı isimli meyhaneden bihaberdi, İzmir İkiçeşmelik’in arka taraflarına düşen tarihi Agora bölgesinin içki geleneğini dizelerine coşkuyla yansıtmıştı: Burası Agora meyhanesi / Burada yaşanır aşkların en madarası / Ve en şahanesi... Doktor Onur Şenli İzmir meyhanelerinin tanınmış simalarındandır ve Ömrümüzün son saati çalmadan gel ne olur güftesi, sofra arkadaşı Avni Anıl tarafından hüzzam makamında bestelenmiştir.

Şakir Örs İzmir, Sesler, Yüzler ve Sokaklar

Paylaş: