Tomris Uyar ve Rakı
4 Temmuz 2003’te kaybettiğimiz öykücü, denemeci, çevirmen Tomris Uyar, içkinin yaşamında ve yazılarında en geniş yer tuttuğu yazarlardandır. Onun öykülerinde kişilerinin sosyal ve kültürel düzeyleri tercih ettikleri içkilerle açığa çıkarılır. Sözgelimi rakı, görmüş geçirmişlerin sofrasında, yıllanmış dostluklara eşlik eder. Tüketim toplumunun yozlaştırdıkları ise viski-çiğköfte birlikteliğini hiç yadırgamazlar. Uyar’a göre rakı her saatte içilebilir ama, inceliklere dikkat gerekir: Bar tezgahında çilingir sofrası donatılmaz, ayaküstü rakı alınmaz. Rakı, votkayla birlikte Tomris Uyar’ın en sevdiği içkidir. Votka güzel, üretken bir günün eşlikçisiyse rakı, ciddi konuların da tartışılabildiği bir gecenin sonudur. “İçki, yaşadığım toplumun bayağılıklarıyla, özgürlük sandıkları bir kayıtsızlık uğruna geçmişsiz ve geleceksiz kalmaya razı sığ bireylerini daha bilgece yorumlamamı sağladı,” diyen Tomris Uyar’ın öykü kişileri de çevrelerini saran sığlığa içerek dayanabilirler. Kuşluk Rakısı ve Metal Yorgunluğu öyküleri, rakı güzellemeleriyle dikkati çeker.
Tomris Uyar sadece öykülerinde değil günlüklerinde de içkiye bolca yer verir. Dostlarıyla paylaştığı içki sofralarını anlatırken, birlikte içmek için bazı ortak değerler aradığını görürüz. Meşrebi belirsiz kalabalıklarla içmektense tek başına kalmayı yeğlemiştir hep. Evdeki kedisi ne güne duruyor: “Van Gogh’a bir tas süt, bana bir kadeh rakı. İkimiz de oldukça yabani ve bağımsız sokak kedileriyiz ne de olsa. Karşılıklı içtik.”HANDAN İNCİ