Abidin Dino, Rakı Şişesi ve Konserve Kutusu

Dünyayı bir ressamın gözüyle görmek heyecan verici olsa gerek. Dünyayı dâhi bir ressamın gözünden görmekse baş döndürücü… Bugün, böyle bir dâhinin doğum günü. Abidin Dino, bundan 112 yıl önce doğdu. Nâzım Hikmet’in kitap kapaklarına desenler çizmekle başlayan sanat hayatı ömrünün sonuna kadar siyasi yasaklar, sürgünler ve engellere rağmen sürdü ve öncü bir ressam oldu.

Onu rakı kültürüne bağlayan çok şey var aslında. Sait Faik’le Lambo’da içtikleri geceler bir başka boyutu; Atatürk’ün, kendi resmini çizerken yanına iliştirdiği rakı bardağını kaldırmasını rica etmesi üzerine ondan imza alma karşılığı bu isteği yerine getirmesi başka…

Bir de hikâyelerinde, senaryolarında rakı var ki sanatın her alanına biraz anason eklemiş Dino. Konserve Kutusu adlı kısa film senaryosunda bir konserve kutusuyla bir rakı şişesinin tesadüfen birleşen yollarını ve Boğaz’dan yalı bahçesine, sonra tekrar denize uzanan maceralarını ve bu arada birbirlerine nasıl âşık olduklarını anlatır. Bin bir belâ sonunda yeniden denizde kavuşan aşıkların sonunu yazarın kendi dilinden dinleyelim:

“Rakı şişesi ile konserve kutusu, dalgaların tesiriyle birbirlerine yaklaşmaktadır, nihayet buluşurlar.

Konserve kutusu
-Sevgilim rakı şişesi!

Rakı şişesi
-Sevgilim konserve kurusu!

Boş arsada mahalle çocukları sahile inerler, rakı şişesi ile konserve kutusunu görürler, taşa tutarlar.

Konserve kutusu
-Yandık güzelim!

Rakı şişesi
-Batıyorum!

Denizin dibi, balıklar, rakı şişesi ile konserve kutusu yavaş yavaş inerler.

Konserve kutusu
-Battı konserve kutusu yan gider.

Rakı şişesi
-Beraberiz ya...

Orhan Veli'nin dediği doğru çıktı, bak, bir küçük balık içime girdi.

Küçük balık
-Rakı şişesinde balık olsam...

Son”* *Abidin Dino, Yeditepe Öyküleri, Can Yayınları

Paylaş: