Sokak Hayvanları Hakkında Bilinen 12 Yanlış Bilgi
Geçen hafta Ankara'daki bir barınakta aç kalan köpeklerin birbirlerine saldırdığı iddiası üzerine sokak hayvanları tartışması yeniden gündeme geldi. Malum, Tarım ve Orman Bakanlığı'nın Sokak Hayvanları Yönetmeliği de aynı günlerde uygulamaya girdi. Bizim bu konudaki tarafımız net: Kısırlaştır, aşılat, yerinde yaşat. Ancak bu konuda kafası karışık takipçilerimiz için, yıllardır hayvanların insanlarla birlikte uyum içinde yaşayabilmesi için mücadele veren HAYTAP'ın hazırladığı, konuyla ilgili yaygın yanlış yargıları aydınlatan bu metni paylaşmak isteriz.
(Bizim sokak köpekleri için hazırladığımız, dilerseniz indirip kendiniz de bastırabileceğiniz, tasarımları genel kullanıma açık tişörtlerimizi de buradan görebilirsiniz.)
1. Sokaktaki kedi ve köpekler mikropludur, sizin için ölümcül olabilecek hastalıklar taşır.
İş mikroptan bahsetmeye varacaksa her gün elimize değdirdiğimiz TV kumandası da mikropludur. Steril ve dünyadan izole bir laboratuvarda yaşamadığınız sürece mikroptan kaçınmak neredeyse imkansızdır. Her gün elimizde tuttuğumuz para, otobüste tutunduğumuz askı ve metroda tutunduğunuz yürüyen merdiven kolu… Bunun gibi birçok şey bir sokak hayvanından 10 kat daha mikropludur. O yüzden onları sevmekten ve dokunmaktan çekinmek anlamsızdır.
2. Sokak köpekleri insanlara saldırır.
Sokak köpekleri kendilerine saldırılmadığı sürece (eğer agresif yapıda değilse) insanlara saldırmaz. İnsanlardan gördükleri zulüm neticesinde birçoğu zaten korkaklaşmıştır. İnsan köpeğe iyi davranırsa köpek o insanın en büyük dostu olur. Sokak köpeği sadece kendisine kötü davranana ve korktuğuna tepki verir.
3. Sokak hayvanları nasıl olsa yiyecek bulurlar.
Varsa bulur, yoksa bulamazlar. Kapalı çöp konteynırlarını açamaz, sıkı bağlanmış çöp torbalarını çözemezler. İnsanlar bir şekilde açığa yiyecek bırakmazsa aç kalır, zayıflar ve hastalanırlar. Aynı insanlar gibi onlar da “canlı”dırlar. Bu bağlamda sokak hayvanlarının söz konusu yiyecek olduğunda bizim kadar dışa bağlı olduklarını aklımızdan çıkarmamalıyız.
4. Sokak köpekleri gördükleri her arabaya saldırıyor.
Burada asıl meselenin Köpeklerin arabalara saldırmadığını, dönen tekerleklerin onlarda içgüdüsel olarak bir tepki yarattığını anlamamız gerekiyor. Eğer evde beslenen bir köpek gördüyseniz onların da pencerenin önünden geçen arabaya tıpatıp aynı tepkiyi vereceğini fark edebilirsiniz. Burada önemli olan bisiklet ya da motosiklette iseniz ve sürerken siz onları tekmelerseniz ilk taşı sizin atmış olacağınızı anlamak.
5. Kaşınan sokak köpekleri uyuzdur, pirelidir, hastalıklıdır.
Her kaşınan köpek uyuz değildir. Her kaşınan insanın uyuz olmadığı gibi. Uyuz, hayvanda aşırı tüysüzlük, zayıflık ve vücutta kızarıklaşmış yaralar şeklinde kendisini gösterir. Bazen tüyleri dökülmüş köpekler görürseniz endişelenmeyin. Sokak hayvanları zaman zaman mevsim değişikliklerinde tüylerini dökerek bir tüy yenileme dönemi yaşarlar. Bu her yıl yaşadıkları doğal bir durumdur.
6. Sokaktaki kedi ve köpekler birbirlerine düşmandırlar, huzur bozarlar.
Eğer hepsi huzurlu ise ve karınları doyuyorsa birbirlerine müdahale etmezler. Düzgün koşullarda bir arada yaşayabilirler. Fakat doğal yaşam alanlarına yakın bölgelerde sürekli sürüngen ve çiğ et yemek zorunda kalan köpekler saldırganlaşır ve evrimleşirken yitirdikleri avcılık güdüleri yükseldiğinden kedilere de sürüngen gibi görüp saldırabilirler.
7. Sokak hayvanları bakımevlerinde güvence altındadır.
Sokak hayvanının adı üstünde yeri sokaktır. Mutlu olduğu, rahat hareket ettiği alanda hatta kendisine iyi davranılacağı ümidiyle insanlarla bir arada olmayı tercih eder. Bu, sahiplenildiği durumda kedi için bir ev, köpek için bir bahçe de olabilir. Ama barınak hapishanedir. Ülkemizdeki çok az barınak onların rahat yaşayabileceği ölçütlere sahiptir. Genelde barınaklardaki daracık alanlarda, bakımsız, aç ve hastalık kaparak yaşamlarını acı içinde tüketirler. Barınak ortamının hayvanlar için ne denli zorlu olabildiğini daha önceden Niğde Hayvan Barınağı ile öğrenmiştik.
8. Sokak hayvanları kuru ekmekle beslenebilir.
Sokak hayvanları kuru ekmek yemez. Ekmeği artık yemek suyu ya da kuru mama ile papara yaparak verdiğiniz takdirde onlar için doyurucu olabilir. Ekmek maya içeren bir besin olduğundan ilk 2 sene içerisinde zararları ortaya çıkmasa da 2 sene ve üzeri bir süre çerçevesinde ekmek ile beslenen köpeklerde cilt problemleri ve alerji yaşama riski çok yüksek olabilir. Bu nedenle et katkılı yemek artıkları, papara ya da kuru mama en uygunudur.
9. Sokak hayvanları yararsızdır.
Yeterli bilgi ve sevgi ile yaklaşıldığında her hayvan eğitilebilir. Özellikle köpeklerin koruma içgüdüleri yüksek olduğu gibi kedilerle birlikte sokaklardaki fare, böcek, sürüngen ve haşerelerin evlere girmesini engellerler. Sokak köpekleri onlara öğretildiğinde tuvalet ihtiyaçlarını dahi gözden uzak bir bölgede görebilir.
10. Sokak hayvanları hissiz ve çevrelerinde olup bitenlere duyarsızdırlar
Öyle bir hissederler ki. Depresyona girip, sessizleşip intihar bile ederler çok mutsuzlar ise. Sadece insan gibi gözyaşı dökemezler. Köpekler yüzlerinden, kediler seslerinden belli ederler mutsuzluklarını, çaresizliklerini. Sevindiklerinde köpekler kuyruklarını sallayarak, kediler esnemeleri ile size belli ederler. Aile bağları vardır, yavrularını ya da ebeveynlerini ayırt eder ve severler. Aile ya da sürü içinde birbirlerine ve kendilerine iyi davrananlara karşı korumacıdırlar. Ama insanlar gibi onlar da kendi içlerinde kavga edebilirler. Aynı bizim gibi.
11. Sokak hayvanları ortalığa pislik saçarlar.
Sokak hayvanları insanlar gibi çatalla yemek yemez. Ağızları bağlı torbaları patileriyle açmaları mümkün değildir. Birçok işlem için dişlerini kullanırlar. Eğer çöp torbalarınızın ağzını sımsıkı bağlamazsanız onlar da parçalamak zorunda kalmaz ve böylece tüm çöpler sokaklara dağılmaz. Bunlardan şikayetçiyseniz ve sokak hayvanlarının yegane beslenme kaynağı olan çöp torbalarının geldiği halden memnun değilseniz basitçe kapınızın önüne bir kap mama koyabilirsiniz.
12. Sokak hayvanları sürekli çoğalıyorlar.
Sokak hayvanları kontrolsüz üredikleri takdirde nüfusları çoğalmaktadır. Zaten sokaklarda bulabildikleri sınırlı sayıda yemek artığıyla hayatta kalmaya çalışırken bilinçsizce doğurarak kendilerine yeni yemek ortakları da katmaktadırlar. İnsanlar olarak onların nüfuslarını kontrol altına almak bizlerin görevi. Yani yasada belirtildiği şekliyle belediyelerin kısırlaştırma yapması şarttır. Düzenli kısırlaştırma yapılırsa üreme kontrol altına alınır.
Bu yazı, haytap.org resmî websitesinden alınmıştır.