Meyhanede Cam Kenarı

Şair olmanın kolay, şair yaşamanın zor olduğu bir coğrafya burası. Bu inatta ısrar edenler gönlümüzde doldurulamaz bir yer ediniyor tam da bu yüzden. Sıradaki yazı 2019’da kaybettiğimiz kıymetli Küçük İskender’in kaleminden. Sıradaki çilingir sofrasının ilk kadehi de onun için olsun…

Bütün meyhanelerin pencerelerinden çocukluğunuz görünür. İyi veya kötü, her nerede büyüdüyseniz bir iki kadehten sonra dışarı bakarsanız mahalle arkadaşlarınızla koşturduğunuz, ilk aşkınızın okuldan dönüşünü beklediğiniz sokağınız uzanır önünüzde. Telaşlı, heyecanlı, kanınız deli gibi kaynarken bazı bazı hayaller kurduğunuz. Bütün meyhanelerin pencerelerinden çocukluğunuz görünür. Birdenbire Behiye Aksoy’un sesi duyulur ardından; makamı özlem olan bir şarkı: At kadehi elinden – Bin parçaya bölünsün… Ne kadeh kırılsın ne de kalpler, diye mırıldanırsınız.

Bütün meyhanelerin pencerelerinden gitmeyi istediğiniz şehirler görünür. Uzak veya yakın, her nerede mutlu olacaksanız bir iki kadehten sonra dışarı bakarsanız internetten araştırdığınız, eski kartpostallarda aklınızı alan, televizyonda izlerken büyülendiğiniz memleketler uzanır önünüzde. Huzurlu, meraklı, sürekli gülümseyerek bazı bazı hayaller kurduğunuz. Bütün meyhanelerin pencerelerinden gitmeyi istediğiniz şehirler görünür. Birdenbire Taner Şener’in sesi duyulur ardından; makamı sır olan bir şarkı: Dargın ayrılmayalım diye koştum sana dün – Gözlerim vagonları dolaştı üzgün üzgün.. Ne kimse üzülecek ne de çekip giden biri var, diye mırıldanırsınız.

Bütün meyhanelerin pencerelerinden kavuşmayı beklediğiniz sevgili görünür. Erkek veya kadın, her kimle bir ömrü paylaşacaksanız bir iki kadehten sonra dışarı bakarsanız orada, tam karşıda, belki bir otobüs durağında yahut gazete bayiinde bir insan belirir önünüzde. Randevuya erken gelenin sık sık saatine göz attığı, yolun sonuna uzanan kalabalıkta o güzel yüzü aradığı geçmek bilmeyen dakikalarda bazı bazı hayaller kurduğunuz. Bütün meyhanelerin pencerelerinden kavuşmayı beklediğiniz sevgili görünür. Birdenbire Necdet Tokatlıoğlu’nun sesi duyulur ardından; makamı umut olan bir şarkı: Gitmesin gözlerinden pırıl pırıl arzular – Eksilmesin yüzünden o tebessüm, o bahar.. Ne arzular diner artık ne de tebessümümü kaybederim kolay kolay, diye mırıldanırsınız.

Bütün meyhanelerin pencerelerinden özgürlük rüzgârlarının at koşturduğu ülkeniz görünür. O görüşten veya bu etnik kökenden, herkesle barışıksanız bir iki kadehten sonra dışarı bakarsanız gençlerin neşeyle kucaklaştığı, uygar, modern bir toprak parçası uzanır önünüzde. Herkesin birbirini sevdiğine, saygı duyduğuna, emeğin ve sanatın yüceltildiğine tanık olduğunuz zamanlarda huzur bulurken bazı bazı hayaller kurduğunuz. Bütün meyhanelerin pencerelerinden özgürlük rüzgârlarının at koşturduğu ülkeniz görünür. Birdenbire Yıldırım Gürses’in sesi duyulur ardından; makamı nostalji olan bir şarkı: Çileli başım gibi – Gönül sırdaşım gibi.. Ne çilem var ne de kimseden gizli saklım, diye mırıldanırsınız.

Bütün meyhanelerin pencerelerinden bütün insanların hüzünleri, sevinçleri görünür. Uzun-kısa, şişman-zayıf, zengin-yoksul veya genç-yaşlı, ölü-diri herkesin hisleri, düşünceleri, düşleri uçuştuğunda anason tarlalarının üzerinden bazı bazı sizin de her şeyin daha doğru olacağına dair hayaller kurduğunuz. Bütün meyhanelerin pencerelerinden mutluluk görünür. Birdenbire İnci Çayırlı’nın sesi duyulur ardından; makamı dobralık olan bir şarkı: Kıskanıyorum kıskanıyorum – Derdime dalıp ben yanıyorum.. Ne kıskanıyorum ne de yanıyorum, diye mırıldanırsınız.

Cam kenarı can kenarıdır.

 İlk olarak 2019 yılında meyhanedeyiz.biz’de yayınlanmıştır.

Paylaş: