Cumhuriyet’in ilk yıllarından 6 rakı markası ve hikayeleri
En önemli kültürel simgelerimizden biri olan rakının üretim, dağıtım ve satışı var olduğu topraklar içerisinde yaşanan siyasi ve toplumsal değişimlerle paralellik göstermiştir. Cumhuriyetin ilanı ise kuşkusuz bu dönüşümlerden en güçlü olanıdır. Erken cumhuriyet döneminde Kurtuluş Savaşı nedeniyle Men-i Müskirat Kanunu (Alkollü içki yasağı, 1920-1926) çıkarılsa da, yasaktan sonra Tekel İdaresi’nin kuruluşuna kadar birçok rakı fabrikası üretime devam etmiş ve meyhanelerde çilingir sofralarının demirbaşı olmuştur. O dönemlerin en rağbet gösterilen rakı markalarını ve hikayelerini sizler için derledik.
- Bilecik Rakısı
Tekel öncesinde özel sektörden girişimcilerin ürettiği rakılar arasında apayrı bir yeri olan, Cumhuriyet’in ilk yıllarıyla özdeşleşmiş efsanevi rakı markası. Atatürk’ün en sevdiği rakılardan biriydi. Türkiye’nin en güzel içen insanı olarak bilinen üstat Ahmet Rasim, Kadıköy’deki Şifa Gazinosu’na ayak bastığında bilezikli kuyuya üç şey sarkıtılırdı: Çengelköy’ün körpe hıyarları, seçme bir karpuz ve bir şişe Bilecik Rakısı... Alkol derecesi %50 olan sert bir rakı olmasına rağmen, halis üzüm suması ve Çeşme’den getirilen anasondan özenle üretilip uzun süre dinlendirildiği için içimi zevkli bir rakı olarak anılırdı. Dönemin yaygın deyimiyle Rakıların Kralı idi. Bu yüzden görece pahalıydı, 50 cl.’lik şişesi 140 kuruştan satılıyordu. 1928’de Fransa’da düzenlenen bir içki yarışmasında altın madalya ve şeref diploması kazandı. İstepan Berberyan tarafından üretilen Bilecik Rakısı’nın adı ailenin Bilecikli olmasından geliyordu. İmalathanesi İstanbul’da, bir dönem meyhaneler kadar rakı üretiminin de merkezi olan Galata’da, “Mumhane Caddesi numara 67” adresindeydi. Berberyan’ın son derece titiz biri olduğu anlatılır. Her sabah imalathaneye gelip imbiklerin içini beyaz bir mendille sildiği, en ufak bir toza, pisliğe tahammülü olmadığı söylenir. Bilecik Rakısı basına en çok ilan veren rakı markalarının başında gelir. 29 Kasım 1939 tarihli Cumhuriyet gazetesinde, Bilecik imalathanesinin zamana uygun bir atılımı olarak, %45 derecelik Olgun Rakısı’nın yakında piyasaya çıkacağı müjdelenir. Ne var ki, Olgun beklenen ilgiyi görmez, Bilecik’in gölgesinde kalır. Bir süre sonra kapanır. Zaten bir süre sonra monopol dönemi ile birlikte Bilecik de tarihe karışacaktır.
- Aliyül Âlâ Arakı Türki Hususî (Âl-ül-âl Arakı Türki Hususî)
Müskirat İnhisarı İdaresi ya da etiketinde yazan Osmanlıca adıyla el-Devlet’ül Türkiye Cumhuriyeti İdaret’ül İnhisar’ül Müskirat (Alkollü İçkiler Tekel Yönetimi) tarafından piyasaya çıkarılan rakı markası. Halk arasındaki kısaca Aliyül Âlâ Rakı olarak anılırdı. Alkol derecesi %47, 50 cl.’lik şişesi 120 kuruştu. Kurtuluş Savaşı boyunca süren içki yasağının (Men-i Müskirat) bittiği 1926’da piyasaya çıkan Aliyül Âlâ Rakı’nın altın varak taşbaskı etiketinde, Harf Devrimi (1 Kasım 1928) henüz kabul edilmediği için, Osmanlıca ve Fransızcanın bir arada kullanıldığı bir kompozisyon yer alıyordu. Sonradan Tekel’e dönüşecek olan İnhisarlar İdaresi’nin resmiyet kazanmasıyla etiketin grafiği değiştirildi. Üzüm salkımlarının daha farklı düzenlendiği yeni tasarımda Osmanlıca ve Fransızca yazılar aynen korundu, ama sol kenardaki kadın silueti kaldırılıp sol üst köşesine Türkiye Cumhuriyeti’nin resmi simgesi olan ay-yıldız konuldu. Ömrü fazla uzun olmayıp yerini İnhisarlar İdaresi’nin Latin alfabesiyle yazılmış etiketleri bulanan yeni rakı markalarına bırakan Aliyül Âlâ Rakı, 1930’ların başında Mısır’a ihraç edilen ilk Türk rakısı unvanını kazandı.
- Üzüm Kızı Rakısı
Kurtuluş savaşı boyunca süren içki yasağının kalkmasından sonra piyasaya çıkan klas rakı markası. Üzüm Kızı Rakısı’nı zamanın meşhur taşlamacı şairlerinden Hüseyin Rifat üretiyor, üstelik rakısını kendi yazdığı şiirle tanıtıyordu: O kadar sâf ü elezdir ki rakım İki zıkkımlanırım, bir satarım. Bunu takdir ile nûş eyleyenin Zevkinin üstüne zevkler katarım. Hüseyin Rifat Bey hakikaten hem yapar hem içerdi. Ceketinin iç cebine hususi yassı şişede rakısını yerleştirir, şişenin kapağına bağlı ince bir lastik boru ve emzik yoluyla kimseye sezdirmeden Üzüm Kızı’nı çekerdi. Meserret Kıraathanesi’nde, masasına eğilmiş ciddi ciddi yazı yazarken cebinden uzanan lastik borudan ne çektiğini anlayan olmazdı. Üzüm Kızı Rakısı dönemine göre hayli cesur sayılabilecek amblemiyle de rakı tiryakilerinin ilgisini çekiyordu. Almanya’da yaptırılan amblemde kadın silueti şeklinde bir üzüm salkımı ve her tanenin üstünde bir güzel kadın portresi yer alıyordu.
- Dayıbey Rakısı
Küçük imalathanelerde üretilip açık satılan dönem rakısı. İçki yasağı bulunan Milli Mücadele yıllarında ve Cumhuriyet’in ilk döneminde Ankara’da gizlice üretim yapan imalathaneler vardı. Tabakhane’de İntibah Müskirat, Adliye’nin karşısındaki Toros sokağında Dayıbey Rakısı çeken yerler bulunurdu. Şişe zor bulunduğu için rakı testilere doldurulurdu. Devlet erkânı içki yasağı döneminde buralarda üretilen rakıyla idare ediyordu.
- Bahçe Rakısı
1920’lerin ikinci yarısından itibaren piyasada bulunan rakı markası. Alkol derecesi %43 olan Bahçe, “zevk sahiplerinin rakısı” olarak tanıtılırdı. Zeki Müren’in çocukluğunda tattığı ilk rakı, babasının şişesinden içtiği Bahçe Rakısı’dır: “Bir gün mahalle çocukları bizim bahçede toplanıp müsamerecilik oynayacaktık. Sarhoş rolü yapmak istedim. Babamın, içinde bir parmak rakı bıraktığı şişelerden birini, gittim evden aldım. İçine de bir o kadar su koydum. Rol arkadaşlarımdan birine biraz verdim, kalanını ben içtim. Sarhoş rolü yapmak ne kelime. Tam anlamıyla kafayı buldum. İndim havuz başına, bir kız çıktı karşıma diye feryat figan okumaya başladım.”
- Zibib Türki
1930’larda İnhisar İdaresi’nin (Tekel) Mısır’a ihraç etmek üzere oluşturduğu rakı markası. Kurum tarafından üretilen Aliyül Âlâ Arakı Türki Hususi marka rakının Mısır’a ihraç edilen ilk Türk rakısı olduğunu bilinir. Kurum sonraları Arap pazarına Zibib Türki adlı bir başka marka daha çıkarmıştır. Arap ülkelerinde bir arak türü olarak bilinen, ama hurma yerine kuru üzümden çekilen ve rakı gibi anason ihtiva eden zibib (Arapçada kuru üzüm) adının tercih edilmesi ilginçtir. Arapça ve Fransızcanın bir arada kullanıldığı etikette ayrıca özel imalat ibaresi de yer alır. Zibib Türki’nin bu sunumu, İnhisar İdaresi’nin Arap pazarına girmekte ısrarlı olduğunu düşündürür. Çünkü, 9 Nisan 1930 tarihli Vakit gazetesinde yer alan habere göre Araki Türki markasının Mısır serüveni sorunlu başlamıştır. Yollanan “12000 kilo aliyül âlâ rakı” alıcı bulamadığı için İskenderiye gümrüğünde takılmış, ardiye ve sigorta ücretlerinin gün geçtikçe biriktiğinin bildirmesi üzerine İnhisar İdaresi malı yerel tüccarlara zararına satmıştır. Mısır, Lübnan, Suriye gibi Arap ülkeleri sonraki dönemlerde Türkiye’nin en çok rakı ihraç ettiği ülkeler arasında ilk sıraları almıştır.
Kaynak: Rakı Ansiklopedisi