“Bayram geliyor, likör aldınız mı?”

Geçtiğimiz Kurban Bayramında Twitter’da (yeni adıyla X), “eskiden bayramlarda likör ikram edilirdi” diyerek unutulmuş/unutturulmuş bir geleneği hatırlatan bir sosyal medya kullanıcısı, bir yandan bu anısını paylaşan birçok insandan destek görürken diğer yandan bu geleneğin “sınıfsallığına” vurgu yapan birçok kişinin de tepkisini çekti.

Bayramda likör ikram edilmesi sınıfsal mıdır, kültürel midir? Kültürel sınıf var mıdır? Bu tartışmaları akademisyenlere bırakalım. Türkiye’de bayramlarda likör ikram edilmesi diye bir gelenek mevcuttu sonuçta. Öyle ki gazetelerde “Bayram geliyor, likörünüzü aldınız mı?” diye soran reklamlar çıkardı. 1970’ler, 80’ler, hatta 90’lardan bahsediyoruz; öyle yüz yıl öncesinden değil. Bir şekilde gündelik hayatı da dönüştüren birçok etken bu geleneği hayatımızdan -ya da şöyle demeli, birçoklarının hayatından- silmişe benziyor.

Oysa bundan hepi topu 25-30 sene önce kahvenin yanında ikram edilen likörler evde yapılır, orta sınıf şehirli ailelerin gündelik hayatında büyük önem taşırdı. Şimdi dizilerde, sanki hayatımızda içkinin hiç yeri yokmuş gibi davranılsa da eski Türk filmlerinde de sık sık bu alışkanlıkları görürüz. Örneğin Ertem Eğilmez’in unutulmaz filmi Gülen Gözler’de Müjde Ar, Ayşen Gruda, Itır Esen, Lale Ilgaz ve Sevda Aktolga’nın canlandırdığı kız kardeşler, birlikte aşk acılarından bahsettikleri sahnede bir yandan Esengül’den “Beterin Beteri Var” şarkısını dinleyip söylerken bir yandan da nane likörü içerler. Ve tabii Adile Naşit’in sahneye girişi: “Nane likörü mü? Bayılırım.”

O zaman şunu sorarak bitirelim yazımızı: Bir kilo likör mü daha sınıfsaldır yoksa bir kilo sansür mü?

Paylaş: