Âb âlemi
Âb âlemi ya da âb meclisi, âlem-i âb, bezm-i tarab; Osmanlı döneminde üstü kapalı olarak içki içerek eğlenmek anlamında kullanılan söz; İstanbul’un Bizans’tan beri eksilmeyen, arada son derece acımasız önlemlerle yasaklanmaya çalışılmasına karşın önlenemediği gibi giderek daha zengin bir kültüre dönüşen en yaygın gece eğlencesi; içki âlemi. Âb âlemi, su kenarında yapılan piknik anlamında yorumlanabileceği gibi, içkili eğlence anlamını da vermekteydi.
Âb âlemleri çemenzarlarda, mesirelerde, konaklarda, havuz başlarında ve en uygun ortam olarak da meyhanelerde sazlı sözlü yapılıyordu. Rical konak ve yalılarındaki âb âlemleri, bir anlamda yarı resmi havada geçer, gece boyunca konuşulanlar da daha çok edebiyat ve siyaset olurdu. Daha eskilerde âb âlemlerine bezm-i işret (içkili toplantı), bezm-i âlem (eğlenti toplantısı) de denilirdi.
Yüzyıllar boyunca Boğaziçi’nin ve Haliç’in her türlü eğlenmeye elverişli koyları ve yamaçları, kent çevresindeki dere boyları, mesireler, su kıyıları, çayırlar küçük toplulukların günü birlik, ama daha çok mehtaplı yaz gecelerinde içkili toplantılar düzenlemesine olanak veriyordu. Bununla birlikte, 19. yüzyıla gelinceye kadar, şeriat açısından sakıncalı olduğu için ancak gözlerden uzak olmak koşuluyla yapılabiliyordu. Bu nedenle âb meclisleri meyhaneden ve konaklardan dışarıya pek fazla taşmıyordu. Bunda, 18. yüzyıl boyunca Osmanlı tahtına oturan padişahların içkiden uzak duruşlarının da etkisi vardır.
Hoşgörülü bir padişah olan III. Selim döneminde İstanbul’a gelen ressam Melling, Boğaziçi ve Haliç resimlerinin birçoğunda âb âlemlerini betimlemiştir. II. Mahmut ile oğlu Abdülmecit içkiye düşkün oldukları gibi, dönemlerinin önde gelen yöneticileri ve aydınları da bu konuda daha özgürdüler. Âb âlemi geleneği, 20. yüzyıl başında, ilkin II. Abdülhamit’in İstanbul genelinde uyandırdığı korku yüzünden giderek sönükleşmiş, II. Meşrutiyet’te siyasal tansiyonun yükselmesi, savaşlar, yoksulluk ve eski hayat tarzının değişmesi gibi nedenlerle yaklaşık yüz yıl boyunca kazandığı incelikler ve kurallarıyla birlikte yavaş yavaş unutulmuştur.
Âb âlemi özellikle edebiyat ve müzik alanlarında estetik değer kazandı. Divan şiirinde ve birkaç eski bestenin güftesinde âb âlemlerinin konu olarak işlenmiş olması, en erken 16. yüzyıldan ya da daha doğru bir belirlemeyle içkiye düşkünlüğüyle ünlü II. Selim döneminden (1566-1574) beri âb âlemlerinin bir gelenek olduğu anlaşılmaktadır. Örneğin ısfahan makamındaki Âlemi-i âb içre Göksu’dan şarkısı, âb âlemleriyle ilgili eski bir bestedir ve geçen yüzyıllarda İstanbulluların özellikle yaz gecelerinde Göksu, Kalender Bahçesi gibi yerlerde sabaha değin içkili kır âlemi düzenlediklerinin kanıtıdır. Bunun gibi Gidelim Göksu’ya bir âlem-i âb eyleyelim bestesi de bir başka kanıttır. Daha yakın zamanlarda Hacı Arif Bey ve Şevki Bey’in bestelerinde âb âlemi vurgulanmıştır.
Necdet Sakaoğlu - Nuri Akbayar Binbir Gün Binbir Gece / Necdet Sakaoğlu Âb Âlemi, Dünden Bugüne İstanbul Ansiklopedisi
ab alemi maddesi Rakı Ansiklopedisi'nden alınmıştır.