Dizilerden/Filmlerden efkarlı replikler
Organize İşler filminden hatırlanacak çok replik çıkar. İşte kendilerini anlatmaktan vazgeçenlerin repliği:
“Üzeyir Abi sen dilsiz değilsin, neden hiç konuşmuyorsun?”
Kaybedenler Kulübü filminde yalnızlığı, insanın bir anda her şey bir şekilde sona erince gidecek tek bir yeri olmadığını yüzüne çarpan o replik akla gelince “ah be!” diyesiniz gelmez mi hiç?
“Yalnız kaldığın o anda ‘Ne oldu be, şimdi ne olacak?’ diyorsan kaybedensin sen. Yani o anda en büyük zaferin içinde kaybetmişsin.”
Neşeli Hayat filminde şöyle bir diyalog geçer mesela:
“İçince her şey halloluyor değil mi?” “Hayır, hallolmayınca içiliyor.”
Olana bitene gücümüz yetmeyince zihnimizi düzeltmeye çalışıyoruzdur belki de. Umutsuzluklar içinde sevgide umut arayan Sadri Alışık’ın oynadığı Ah Güzel İstanbul’daki Haşmet İbriktaroğlu şöyle der:
“Kokma; yaşıyoruz, iki kişiyiz ve birbirimizi seviyoruz. Dünyada her zaman inanılacak sağlam şeyler bulunur.”
Yine Sadri Alışık’tan, Serseri filminden bir diyalog, ki meyhanede geçer ve Sadri Alışık kadehi kaldırarak söyler:
“Gidenin de, kalanın da gönlü hoş olsun.”
Filmler kadar dizilerde de çok örneğine rastladıklarımız var.
Ne deniyordu Bir Zamanlar Çukurova’da:
“Eğer aşk her engeli aşamıyorsa aşk olur mu?”
Ulan İstanbul’da mesela:
“Kandemir Abi… Yalan yaşıyoruz ama gerçek seviyoruz be abi.”
Yahut Eşkiya Dünyaya Hükümdar Olmaz’da:
“Madem Neşet Baba dedin. ‘Gönül Dağı’nı çal. Yarın dağları aşıp, Gönül’e kavuşacağım.”
Bu da Behzat Ç.’den:
Gece uzun, mevzu derin. Konuşacağız. Rakı koy la!
Tüm efkarlı repliklere buradan kadehi kaldıralım. Şerefe!