Mavi Yolculuğun Hikâyesi
Müdavimin Köşesi, Anason İşleri’ne yazdı: Mavi Yolculuğun Hikâyesi
Mavi Yolculuk, Türkiye’de Ege Denizi Kıyılarında ortaya çıkmış bir gezi. Bizim kültürümüze ve coğrafyamıza özgü ve özgün bir yolculuk. İlk kez 1945 yılında Halikarnas Balıkçısı ve arkadaşları tarafından yapılıyor. Balıkçı 1925 yılında Bodrum’a sürgüne gönderilmiş ünlü yazarımız ve aydınımız. Bodrum’da sürgün yıllarında boş durmuyor. Bir yandan kitaplarını yazıp Mavi Anadolu felsefesini geliştirirken bir yandan da 7,5 metrelik Yatağan isimli teknesi ve balıkçı arkadaşı Paluko ile Gökova’da ve Yarımada’da dolaşıp duruyor. Bir süre sonra bu güzelliklerin paylaşılması gerektiğine inanarak İstanbul’dan, Ankara’dan yazar ve edebiyatçı dostlarını çağırıyor. 1945’teki ilk yolculukta Türkiye’nin ve o dönemin ünlü yazarları çizerleri var. Sabahattin Eyüboğlu, Bedri Rahmi Eyüboğlu, Sabahattin Ali, Erol Güney, Necati Cumalı, Benya Rapoport ve tabii Balıkçı ile Paluko.
Nedendir bilinmiyor bu yolculuktan sonra 1950’lerin sonuna kadar bir boşluk var. İkinci yolculuğun tarihi 1957 veya 1958. Bu yolculukta da ilk kadın mavi yolcular Azra Erhat ve Alev Ebuzziya’yı görüyoruz. 60’lardan itibaren Mavi Yolculukların ve Mavi Yolcuların sayısı geometrik olarak artıyor.
İlk yıllardaki teknelerde ne kamara var ne mutfak ne de tuvalet. Güvertede yatılır, motor dairesinde giyinilir. Tuvalet için de her gün karaya çıkılır. Denizden tutulan balıklar, ahtapotlar ana kumanyayı oluşturur. Yemekler ve temizlik imece usulü yapılır. Her gün koylara çıkılır, yürüyüşler düzenlenir, tarihi yerler keşfedilir, akşamları tarih ve felsefe söyleşileri yapılır.
Bu yüzden Mavi Yolculuk bir "yaşam biçimidir" demiş Halikarnas Balıkçısı. Azra Erhat "dalları deniz olan bir ağaca", Bedri Rahmi "beşiği deniz olan bir bebeğe" benzetmiş. Bu benzetmeler bugün biraz iddialı gelebilir insana. Artık her kamarasında duş ve tuvaleti olan lüks yatlarla yapılıyor Mavi Yolculuklar. Mürettebat her türlü hizmeti veriyor, "müşteri" elini sıcak sudan soğuk suya sokmuyor. Bu yüzden yapılış şekli ve dolayısı ile felsefesi çok değişti. Ama hala bir turizm ürününden öte bir gezidir Mavi Yolculuk. Bir teknede denizin üstünde, doğal ve yapılaşmanın henüz ulaşmadığı bakir koylarda kendiniz ve doğa ile baş başa kalırsınız. İster kendi içinize doğru bir yolculuk yaparsınız, ister tarihe doğru. Kent ve iş stresinizi atma, yabancılaşma olanağı sağlar Mavi Yolculuk insana.
Başlangıçta ahşap balıkçı ve süngerci tekneleri ile başlamış Mavi Yolculuk. Söylediğimiz gibi ne kamara varmış ne mutfak ne de tuvalet. Zamanla tekneleri boyları uzamış mutfak, birkaç tane kamara ve bir de tuvalet eklenmiş. Daha denizci olan iki ucu sivri tirhandil teknelerin yerine kıçlar genişletilerek, güverte altları yuvarlatılarak ve tekne boyları uzatılarak daha geniş hacimler kazanılmaya başlanmış ve buralara birkaç kabin, mutfak ve birer tane tuvalet sığdırılmış. Markalaşmış tanımı ile “guletlerimiz” aslında daha çok yük taşımak ve balıkçılara daha geniş alan yaratmak için geliştirilmiş, görece alçak, yuvarlak kıçlı tekneler. Ama artık arkadaki alanı daha da iyi değerlendirmek için oluşturulan ayna kıç tekneler dahil tüm klasik ahşap teknelere gulet deniyor.
Evet, artık bütün teknelerimizde duşlu tuvaletli kabinlerimiz var. Grup sayınıza göre 2 ile 10 kabin arasında seçebilirsiniz teknenizi. Artık yatların çoğu klimalı. Bütçenize göre seçeceğiniz yatlarda istediğiniz her türlü donanımı bulabilirsiniz. Mavi Yolculuk tekneleri gerek nicelik gerekse nitelikçe artmış vaziyette.
Mavi Yolculuğu Türkiye’ye özgü kılan, başka ülkelerde yapılmasını engelleyen en önemli etken bizim coğrafyamız. Ege kıyılarındaki koyların korunaklılığı her türlü rüzgara göre barınma imkanı sağlaması bu ürünü Türkiye'ye, biraz da Ege'deki Yunan adalarına özgü kılıyor. Ege'de hala hiç yapılaşma olmayan doğal koylar ve denizin temizliği de cabası. Bu nedenle Akdeniz'deki tüm denizcilerin, yatçıların son yıllardaki favorisi Ege kıyıları.
Biz de iddia ediyoruz, denizi biraz seviyorsanız en az bir kez Mavi Yolculuk yapmanız gerekiyor. Yaşayarak görmeniz gerek Mavi Yolculuğun farkını....
*http://www.aryatours.com sitesinden alınmıştır.