"İmkânı olan unutsun"

ben ölürsem karakutumu bulamayacaklar
ne bir aşk zarafeti
ne bir hayal tabiri… küçücük ömrüm
hep rüzgar gülleri kokacak!

küçük İskender (Derman İskender Över) daha ilk gençliğinde şairleri meyhanede gizli gizli izleyen, onlar gibi olmak isteyen, şairaneliğe o yaşlardan tutkun bir şairdir. Şair olmak için doktor olmaktan vazgeçmiş değildir sadece, barmenlikten seyyar satıcılığa çeşit çeşit zahmetli işe razı olmuştur.

İlk şiirleri sanat ve edebiyat dergilerinde yayınlanmaya başlamış ve keskin diliyle hemen fark edilmiştir. Uyumsuz, hırçın bir tavrı olan, ahlaki değerleri sorgulayan, kuraldışı olmaktan sakınmayan bir çizgisi vardır bu şiirlerinin. Toplumun kıyısına itilmişlerin hikâyelerini keskin imgelerle anlattığı bir “yeraltı edebiyatı” kurar. Kendi de onlar gibi bohem ve gözü kara yaşar. Bir yandan da televizyonda şiir programları, barlarda şiir söyleşileri, mizah dergilerinde köşe yazıları yazmaktadır. 2000 yılında Orhon Murat Arıburnu Şiir Ödülü’nü alır.

1988’deki “Gözlerim Sığmıyor Yüzüme”den başlayarak, 2016’daki “Her Şey Ayrı Yazılır”a kadar çok sayıda şiir kitabı yayınlanmıştır. Avrupa ve Amerika’da çeşitli edebiyat etkinliklerine katılmış, performanslar sergilemiştir. 2006 Melih Cevdet Anday Şiir Ödülü, 2014 Erdal Öz Edebiyat Ödülü, 2017 Necatigil Şiir Ödülü ve 2018 Yunus Nadi Şiir Ödülü’nü almıştır. Şiir dışında günceleri, derlemeleri, denemeleri, hikâyeleri, senaryoları ve romanları da vardır.

Erken yaşlarda toplumcu gerçekçi şiirler yazarken İkinci Yeni şiiriyle karşılaşmasını “Cehaletimle tanıştım” diye adlandırıyor. Eleştirmenler küçük İskender şiirinden bahsederken Beat Kuşağı’nı, Jean Genet’yi ve Bukowski'yi anarlar. Onun şiirinin kapısını aralayan, kendini yanlışlıkla bir otopsi odasına girmiş gibi hissedebilir. Şehrin ışıklarının vurduğu bir odadır ama bu. Cezbeye gelmiş bir dervişin konuştukça yükselen sesi yankılanır. Sakınmadan anlatmaktadır. Kırılgandır, yine kırılmıştır; yine kırılacaktır. Başka türlüsünü bilmiyor gibidir. Bilir aslında, bildiğini sezdirir. “Ah sizin ‘benzemez kimse sana’ musikisiyle başlayıp, ‘sen de artık herkes gibisin’ şiiriyle son bulan bu aşklarınız” der. Teslim olmaya niyeti yoktur. “Bir daha!” deyip sokağa fırlar, meyhaneye gider. Bir hasar raporu çıkarır, yaralarını yalar; merhamet dağıtmaya kaldığı yerden devam eder.

Kendisinin bir anısını anlatırken kurduğu şu cümleler onu başka birilerinin söyleyebileceğinden belki daha iyi anlatıyor: “Bu Araf, bu ‘ne yapacağını bilememek’ duygusu, kimseyi incitmemek için debelenme ve zararı tek başına çekme işi peşimi hiç bırakmadı benim.”

Dostları bilir, küçük İskender meyhaneyi severdi. Ara sıra meyhanedeyiz.biz sitesi için yazılar yazar, röportajlar yapardı. Yazıları duruyor, aramızda olsa bu projemizde de yer alırdı mutlaka. Oysa bir yıl olmuş gideli. Onu elbette unutmadık... küçük İskender’i dostu Ahmet Mümtaz Taylan’ın sözü ile analım: “Gitti. İmkânı olan unutsun.”

Paylaş: