Sait Faik ve “Mustafa’nın Meyhanesi”
Mustafa’nın Meyhanesi, 1950’lerde faaliyette olan salaş meyhane. Meşrutiyet Caddesi’nde, İngiliz Konsolosluğu’ndan Tepebaşı’na doğru giderken yolun sağında bulunan bu meyhaneyi deyim yerindeyse Sait Faik keşfetmiştir. Sıkça tek başına gittiği, oturup şarap içtiği, fiyatları da kesesine uygun bir meyhanedir burası.

Bir akşam Mustafa’nın Meyhanesi’nde otururlarken Sabri Esat Siyavuşgil gelir. Çevirisinden ötürü pek çok övgü aldığı Cyrano de Bergerac tiyatroda oynanmaktadır. Sait Faik’e dönüp “Cyrano’yu nasıl buldun?” der. Sait, hazırcevaplığı ve tüm açık sözlülüğüyle lafı yapıştırır: “Valla kardeşim Hüseyin Kemal o kadar lafı nasıl ezberlemiş?”
Orhan Veli’yle sık sık bu meyhanede buluşan Sait Faik, Orhan Veli için yazdığı Onunla yazısında da buradan söz etmektedir:
“Mustafa’nın meyhanesinde Kavaklıdere’nin başındayız.
‘Sence en büyük şair kimdir Orhan?’
‘Fuzuli.’
İkinci şişenin ikinci bardağındayız.
‘Fuzuli’den sonra?’
‘Fuzuli mi? Kimmiş o?’ diyor. ‘Bırak o da avuç açmışlardan.’ Ben yanımdaki, dilimin hiç avuç açmamış şairine bakıyorum.
‘Dilimin en büyük şairi sensin’ diyorum. Diyorum amma hafifçe alay da etmiyor değilim. Çakıyor kerata. ‘Hadi oradan it’ diyor. Ömründe küfür etmemiş, çelebi Orhan Veli’yi nihayet kızdırabildiğime memnunum.
Hayır kızmamıştır. Sahiden iyi şair olduğunu söylediğime kızmıştır. Bardaklarımız boştur.
‘Açık beyaz şaraptan bir tane daha doldur Mustafa’.”
Sait Faik Abasıyanık, “Onunla”, Yeditepe, 1 Aralık 1951
Rakı Ansiklopedisi’nden alınmıştır.